Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kazan’daki BRICS Zirvesi’nin ardından düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temsilcisinin birkaç gün önce Ukrayna konusunda yeni fikirlerin değerlendirilmesini önerdiğini ancak Kiev’in bunu reddettiğini söyledi.
Putin konuşmasında şu cümleleri kaydetti:
“Geçenlerde yine Türk tarafı, doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yardımcısı New York’tan aradı ve müzakerelerde dikkate alınması istenen yeni teklifler olduğunu söyledi. Ben de kabul ettim ve dedim ki: Tamam, kabul ediyoruz. Ertesi gün Kiev rejiminin başı aniden bizimle müzakere etmeyeceğini söyledi.”
Putin, Türkiye’nin arabuluculuğunda yürütülen müzakereler sırasında Ukrayna’nın reddettiği son barış önerileri hakkında yaptığı açıklamada ayrıca şu cümleleri kaydetti:
“Türkiye Karadeniz’deki durumla ilgili olarak da bir girişimde bulundu: güvenli seyrüseferin sağlanması, nükleer enerji tesislerinin güvenliğiyle ilgili bazı düzenlemeler ve anlaşmalar yapılması hakkında. Anlaşmaya vardık ve ardından Kiev rejiminin başı, ‘Müzakere yok’ dedi.”
‘Batı Ukrayna’da çatışmaları derinleştirmek istiyor’
Türkiye’nin arabuluculuk girişimlerine karşı Kiev yönetimin anlaşamaya yanaşmamasını Sputnik’e değerlendiren Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Levent Ersin Orallı şöyle konuştu:
“BRICS zirvesi küresel güney bağlamında önemli adımların atıldığı ve hegemonik dünya düzenine yeni alternatifler olabileceğine dair çok önemli görüşmelerin vuku bulduğu bir zemin olarak öne çıktı. An itibariyle hem ikili temaslar bağlamında, hem de dünya üzerinde var olan çatışmaların sönümlendirilmesi adına ben oldukça önemli müzakereler yürütüldüğü kanaatindeyim. Özellikle Rusya ve Ukrayna arasında devam eden çatışmaların sonlanması noktasında tarafların önemli bir müzakere süreci yürüttüğü ve olası bir ateşkes senaryosu üzerinde belirli bir mesafe alındığı gerçeğini hep beraber görüyoruz. Gerçekçi bir değerlendirmeyle Batı dünyasının hali hazırda Ukrayna üzerinden bu çatışmanın derinleşmesi, olabiliyorsa bir miktarda genişlemesi adına belirli bir isteği olduğu gerçeğinin de farkındayız. Şüphesiz Rusya ve Ukrayna arasındaki krizin 3. yılına doğru adım adım giderken hala Batı dünyasının ve NATO ittifakının Ukrayna noktasındaki ısrarı ve Rusya ile bir müzakere masasının kurulmaması noktasındaki talepleri Ukrayna’yı çok daha büyük bir açmazın eşiğine getirmiş vaziyette. Bu açmaz, Ukrayna açısından çok daha büyük ve olumsuz senaryoları beraberinde getirebilir diye genel bir endişe, BRICS zirvesinin temel konularından bir tanesiydi. Her devletin toprak bütünlüğünün ve anayasal düzeninde hem milli güvenlik bağlamda hem kamu düzeni itibariyle nedenle önemli olduğu gerçeğin altını çizmekte fayda var. Bununla beraber, Ukrayna’nın Özellikle Donbass bölgesinde, Donetsk’te, Luhansk’ta, Kırım’da doğrudan çok büyük hezimetler yaşaması ve ülkesinde 10 milyondan fazla insanın yerinden edilmesine sahne olacak şekilde bir vekil aktör pozisyonuna evrilmesi şüphesiz Ukrayna açısından tarihin en büyük hezimetlerinden biri olarak öne çıkıyor.”
‘Silah desteği yapan Batı barışa destek vermiyor’
Türkiye’nin yürütmeye çalıştığı Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk girişimine Batının katkı sağlamadığını, tam tersine silah verdiklerini hatırlatan Dr. Orallı değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Batılı ülkelerin Türkiye’nin uzun zamandan beri ısrarla siyasi bağlamda garantörlük, askeri anlamda ise bir arabuluculuk pozisyonu üstlenme gayretlerini hep beraber müşahede ediyoruz. Fakat özellikle ABD’nin ve İngiltere’nin başını çektiği bir grup NATO müttefiki ki bu çatışmanın bitmemesi, küresel güneyin nefes almaması ve özellikle Rusya, Çin, Türkiye, İran gibi önemli bir eksenin oluşamaması adına bölgedeki çatışmaları daha fazla körüklemeyi planlıyor. Bu bağlamda Ukrayna’ya yapılan askeri destek kadar, mühimmat destek kadar keşke siyasi anlamda bir çözüm sürecine ilişkin adımlar atılabiliyor olsa çok daha askeri stratejiden ziyade bir ateşkes ve barış stratejisi noktasında destek sağlanabiliyor olsa belki de mesele şu ana kadar çözülmüş olacaktı.”
‘Barış Kiev yönetimine daha fazla fayda sağlar’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın arabuluculuk girişimlerinin Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından görüldüğüne dikkat çeken Levent Ersin Orallı şunları belirti:
“Putin’in doğrudan Sayın Erdoğan’la beraber yapmış olduğu müzakereler ve özellikle BRICS’in sonrasında yapmış olduğu açıklamalar oldukça manidar ve kayda değer. Şu ana kadar basına yansıdığı kadarıyla Açık istihbarat bilgileri üzerinden konumlandırdığımızda Türkiye’nin Ukrayna’yı tekrar masaya davet ettiği ve geçtiğimiz yılın Mart ayında neredeyse sağlanmak üzere olan ateşkes sürecine ilişkin yeniden aktif bir teklifte bulunacağı ve Ukrayna’nın ise bu teklifte en azından Zelenski yönetimi ile beraber maalesef bir kararsızlık içerisinde olduğu gerçeğini görüyoruz. Bu kararsızlığın asıl sebebi Ukrayna ya da Ukrayna’nın içinde bulunduğu durumdan ziyade birilerinin, bir vekil aktör olarak gördüğü Ukrayna’yı kullanma ve açık bir şekilde hegemonik düzenlerinin devam etmesi için denklemde başkalarına bir rol vermeme çabasından kaynağını almaktadır. Özellikle Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların bitmesi, kalıcı bir ateşkes, uzun vadede yeniden bir barış platformunun doğması, taraflar arasındaki sınırların yeniden dizayn edilmesi hem Kiev yönetimi açısından uzun vadede çok daha büyük bir menfaat doğuracaktır. Aynı zamanda Rusya açısından da hem enerji kaynaklarının az güvenliği bağlamında hem de özellikle çok daha büyük çaplı bir savaşın önlenmesi bağlamında önemli bir kazanımı tüm dünya açısından sergilenecektir.”
‘Türkiye’nin arabuluculuğu önemli’
Rusya ve Ukrayna arasından bir barışın sağlanmasında Türkiye’nin rolüne de değinen Orallı şöyle devam etti:
“Tahminimiz Rusya’nın Türkiye’nin de içinde bulunduğu ateşkesten, barıştan, huzurdan ve istiklalden yana olan devletlerle beraber bir konsorsiyum oluşturup, batı dünyasında, doğu dünyasında önemli aktörlerinin masaya güçlü bir ateşkes formülle indirilebileceği bir zemine doğru adım adım gidileceği kanaatindeyim. Bu durum şüphesiz çatışmaların çok daha büyümemesi, daha fazla sivil kaybın yaşanmaması, çok daha büyük çaplı bir küresel 3. Dünya Savaşı senaryolarının da ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Temel temennimiz Türkiye’nin arabuluculuğunda bir güçlü komisyonun Rusya ve Ukrayna arasında sınır görüşmeni yapacağı noktada kilitlenmesi hem tahıl sürecinden hem Seyrüsefer serbestlisinden yana var olan bütün problemlerin masaya yatırılarak kompartman teorisi çerçevesinde, yani adım adım ilerleyerek güçlü ve kalıcı çözümler önerilmesi noktasındadır.”